Sürükleyici Roman Önerileri 2021
İçindekiler
Kitaplara olan ilginin arttığı bir dönemde olmamız sebebiyle bizler de sizlere sürükleyici roman önerilerinin yer aldığı mutlaka okumasını önerdiğimiz kitapların bir listesini hazırladık. Bu listede sürükleyici roman önerilerinin olduğu Türk Edebiyatının oldukça değerli birkaç kitabın önerisini yapacağız.
Sürükleyici Roman Önerileri 2021
Zülfü Livaneli – Huzursuzluk
Huzursuzluk, Zülfü Livaneli’nin oldukça başarılı bulduğum bir eseridir. Huzursuzluk kitabında Livaneli bizleri güneydoğuya götürüyor. Mardin şehrinin neden medeniyetler beşiği olarak anıldığını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ülkemiz topraklarında İslamiyet dışında daha birçok inanış olduğunu okudukça merakınızı giderek artacaktır. Ezidilerin inanışından tarihine kadar birçok konuda bilgi sahibi olmanızı sağlamış yazar hatta bununla da kalmayıp sizleri de merak ettirerek bu konular üzerine araştırma yapmanızı sağlıyor. Işid terör örgütünün neler yaptığını, “din” adı altında yaptığı şeylerin ne kadar “dinden” uzak olduğunu okudukça insan hayretler içerisinde kalıyor. Ülkemiz ile ilgili bu çok ilginç bilgileri okurken kitabın olay örgüsüne kendinizi kaptırıp gideceğiniz keyifli bir okuma için mutlaka şans vermelisiniz.
Ayfer Tunç – Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi
Ayfer Tunç ile ilk olarak Aşıklar Delidir Ya Da Yazı Tura isimli kitabı ile tanıştım ve o kitaba çok da bayılmadım. Ama daha sonradan bu kitabını okuyunca yazara hayran kaldım. Bence sadece bu kitabını okumuş olanlar da söyleyebilir ki Ayfer Tunç çok başarılı bir yazar. Bu kitap tahmin edeceğiniz gibi bir akıl hastanesinin tarihini anlatmıyor. Sanki tarihini anlatmaya çalışırken işler karışıyor, herkes birbirinin içine giriyor ve sonunda hepsi birer düğüm olarak karşımıza çıkıyor. Bu kitabın baş rolünde bir hastane var. Ve kitapta geçen neredeyse 300 karakterin hepsi de bir şekilde bu hastane ile bağlantılı. Bu hastane her ne kadar şehir belirtmese de sanırım Samsun’da geçiyor. Çünkü betimlemelere en çok uyan karadeniz şehri orası.
Bu kitapta bahsedilen 300 karakterin hepsi ise farklı farklı şehirlerde yaşayan ama bir şekilde o hastanenin ucundan kıyısından bağlantısı olan insanlar. Ve onların her birinin hikayesi o kadar güzel anlatılmış ki hiç sıkılmıyorsunuz. Yazar bu kitabında belki de 100lerce hikaye anlatıyor sizlere. Sanki yaşlı bir teyze ile mahalleli ile dedikodu yapıyor havası var kitapta. Ben çok beğendim ve gerçekten bunca karakteri yazdığı, hepsini bir noktada bir yerde buluşturabildiği için de yazarı çok başarılı buluyorum.
Ahmet Ümit – Kavim
Ahmet Ümit Türk Edebiyatında polisiye denince ilk akla gelen isimdir. Ben Ahmet Ümit’in kitaplarını sadece polisiye türünde olduğu için değil aynı zamanda yine ülkemiz ile ilgili çok ilginç bilgileri size hiç sıkmadan veren bir yazar. Kavim kitabında klasik polisiye kitaplarında olduğu gibi bir cinayetten sonra Nevzat Komiser’in olayı incelemesiyle başlıyoruz. Nevzat Komiser ve yardımcıları Ali ve Zeynep’in olayı çözümlemelerini okumak oldukça zevkliydi. Zaten ben Ali ve Zeynep’in diyaloglarını ayrıca çok seviyorum. Olayı çözümlerken Alevilik, Hristiyanlık, Hristiyanlığın yaygınlaşması ile ilgili birçok konuda yazar bizlere bilgiler veriyor. Ve ben buraları özellikle okumaktan büyük zevk aldım. Çünkü okuduğum kitapların bilmediğim konularda beni bilgilendirmesi her zaman çok hoşuma gider. Eğer siz de hem aksiyonu bol bir kitap okumak hem de birçok bilgiyi sıkılmadan edinmek istiyorsanız mutlaka ama mutlaka bu kitaba şans vermelisiniz.
Ayşe Kulin – Sevdalinka
Ayşe Kulin çok sevdiğim neredeyse bütün kitaplarını okuduğum bir yazardır. Yazarın bir kitabının tadına varınca diğer kitaplarını da okumak istiyorsunuz. Ve Ayşe Kulin hiç sıkmadan, kendine has olay örgüsü ile sizleri her kitabında başka diyarlara götürüyor. Srebrenitza Katliamı benim çağımda doğanların çok hatırlamadığı ama çevresinden belki de sıklıkla duyduğu bir olay olarak hafızalarında yer edinmiştir. Ben de bu konu ile ilgili çok şey duymuş olmama rağmen hakkında ne bir belgesel izledim ne de kitap okudum. Konu ile ilgili yazılmış olan bu kitabı da baba tarafından kökenleri Bosna’ya dayanan Ayşe hanımın elinden okuduğum için mutluyum. Nereden başlayacağımı bilemiyorum ama sanırım kitabı okurken müthiş öfke duyduğumu çok net hatırlıyorum. II. Dünya savaşından sonra, savaşın korkunç yüzünü görmüş olan Avrupa, burnunun dibinde olan yeni bir soykırıma gözlerini kapatmış bir şekilde kayıtsız kalmış.
Boşnaklar, sırf Boşnak olduğu için, yani doğarken kendilerinin seçmediği ama ait oldukları bir ırk için katledilmişler. Hem de ne katliam. Okurken tüylerim ürperdi. Okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden hepsi… Hepsi sadece Boşnak oldukları için katledildiler. Ve bu kitabın geliri de Ayşe Kulin tarafından bağışlandığı için çok sevindim en azından ufak da olsa bir katkınız olabilir. Bir daha asla ama asla böyle bir katliam olmaması, savaşların yeryüzünün her metre karesinden silinmesi, konuşarak anlaşarak uzlaşılması dileğiyle…